Özet
ASHÂB-I SUFFA’DAN KIRKLAR MECLİSİ’NE: YUNUS EMRE’DE “MİRAÇ” VE “SEMÂ/SEMAH”
Yunus Emre, 13. ve 14. yüzyıl Anadolu’sunda mensubu olduğu Horasan Türkmen tasavvuf ekolünün doktrinlerini çağdaşlarına kıyasla şiirlerine oldukça özlü bir söyleyiş ve bir o kadar da duru ve anlaşılır bir dille yansıtan tekke-tasavvuf şairi olmuştur. O’nun tasavvuf anlayışı, ilk örneklerini Hoca Ahmed Yesevî’de gördüğümüz ekolün temelini oluşturan dört kapı ve kırk makam öğretisine dayanan bir anlayış üzerine inşa edilmiştir. Vahdet-i vücut felsefesi, devir nazariyesi, melamet anlayışı, şathiye geleneği, velâyet-nübüvvet yaklaşımı ve daha birçok tasavvufî düşünce onun şiirlerinde bu ekolün öğretileri bağlamında şekillenmiştir. Sonraki dönemlerde önemli bir kısmı Alevi-Bektaşi inancı ve tasavvuf anlayışı içerisinde yaşamaya devam eden bu öğretinin bilhassa “Miraç ve Kırklar Meclisi” anlatısı gibi Alevi-Bektaşi inancının temel teoloji ve doktrinini oluşturan hususlarının Yunus Emre’nin şiirlerindeki yansıması akademideki çalışmaların dikkatinden kaçmıştır. Bu tespitten hareketle çalışmamızda, Sünni ve Şii gelenekte karşılaştığımız miraç anlatısından oldukça farklı bir kurguya sahip olan Alevi-Bektaşi geleneğine ait miraç anlatılarında yer alan “Kırklar Meclisi”, “doksan bin kelâm” ve “semâ/semah” anlayışının köklerinin dayandığı Horasan Türkmen tasavvuf ekolüne ait düşünce sisteminin Yunus Emre’nin şiirlerindeki izleri irdelenmiş ve miraç anlatısına ait unsurlar karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bu çerçevede, tasavvufta velâyet ve nübüvvet makamlarının tevhidine dayalı bir anlayış sunan Alevi-Bektaşi geleneğine ait “Miraç ve Kırklar Meclisi” anlatısının çok yönlü bir biçimde Yunus Emre’nin şiirlerinde sır bir dil ve söylem tarzıyla işlendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler
Yunus Emre, Alevi-Bektaşi, Miraç, Kırklar Meclisi, Semâ/Semah