Özet
İMÂM SÜHREVERDÎ’NİN TEFEÜLNÂMESİ VE TERCÜMESİ
Eski dönemlerden beri insanoğlunun ilgisini çeken fallar, toplumların inanç ve değerlerine göre değişiklik gösterir. Uğurlu olma, iyimserlik ve hayra yorma tefeül; uğursuzluk, kötümserlik ve kötüye yorma ise teşeüm olarak adlandırılmıştır. Tefeül ve teşeüm fallarda da geçmektedir. İslamiyet, bir şeyi uğursuz olarak görmeyi yasakladığından fal bakmak da uygun görülmemiştir. Bununla birlikte İslamiyette, her işte hayırlı olanı aramak ve tercih etmek esas olduğundan, hayırlı olanı aramaya yönelik tefeüle müsamaha gösterilmiştir. Tefeülün diğer bir anlamı da fal bakmaktır. Kuran falı, peygamber adlarıyla yapılan fallar, kitap falları yaygınlık kazanan fal çeşitlerindendir. Mevlana’nın Mesnevî’si, Hâfız’ın Divan’ı başta olmak üzere, çeşitli şairlerin divanları tefeül için kullanılmıştır. Hz. Ali, Câfer es-Sâdık, İbnü’l-Arabî ve Sühreverdî gibi manevi bakımdan meşhur olan kimseler adına da fallar düzenlenmiştir. Bu şahsiyetlerin bizzat tefeül metinleri hazırlamaları uzak bir ihtimaldir; ancak manevi otoritelerinden dolayı bu tarz eserler onlara atfedilerek adlandırılmıştır.
Nadir eser kütüphanelerinde nüshaları bulunan tefeülnâmelerden biri de Sühreverdî’ye aittir. Bu eserler, Sühreverdî’ye atfedilen Arapça sözlerden veya Arapça sözler ile birlikte bunların Türkçe tercümelerinden oluşmaktadır. Adı geçen tefeülnâme nüshaları genellikle yazma eserlere derkenar olarak kaydedilmiştir. Buna göre her söz yazma eserin ayrı bir yaprağına yazılmıştır.
Bu çalışma, tespit edilebilen Sühreverdî tefeülnâmelerinden, söz sayısı bakımından en büyük olanı üzerinedir. Çalışmada tefeülnâmenin incelemesi ve çeviriyazısı yapılmıştır. Böylece Klasik Türk Edebiyatında, edebî türlerden tefeülnâmelerin pek bilinmeyen bir çeşidi ve tefeül usulü tanıtılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler
Klasik Türk Edebiyatı, edebî tür, tefeül, tefeülnâme, Sühreverdî