Özet
BİR ŞAİR MEKTEBİ OLARAK ZÂTÎ
Klasik Türk edebiyatı içerisinde mektep kavramı bilinen anlamıyla eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü bir kurum olmaktan ziyade günlük hayatın ve iş hayatının yanı sıra şiirle de meşgul olmak isteyen kişilerin istek ve arzuları sonucunda oluşan ve geleneğin devam ettiği bir muhit özelliği taşımaktadır. Bu yönüyle edebî mektep kavramı daha çok şairlerin belirli bir mekânda bir araya geldikleri, kendi aralarında edebiyat ve şiir sohbetleri yaptıkları bir faaliyet alanı olarak düşünülmelidir. Padişah, şehzade, vezir gibi devlet erkânının etrafında oluşan şiir meclisleri, şairlerin kendi aralarında oluşturdukları şuara meclisleri ve bazı şairlerin şiir dışında mesleklerini icra ettikleri iş yerleri bu edebi muhitleri oluşturmaktadır. XVI. yüzyılın önemli şairlerinden Zâtî’nin Bâyezid Camii avlusundaki remilci dükkânı, hem şairlerin kendi aralarında toplanarak şiir sohbetleri yaptıkları bir edebî muhit hem de dönemin genç şairleri için edebî mektep konumundadır.
Bu makalede, XV. yüzyılın büyük şairlerinden olan Necâtî’den sonra Anadolu’daki ikinci bir edebî mektep konumunda olan Zâtî mektebi ve bu mektepte yetişen şairler kaynaklardaki bilgiler ışığında tespit edilmeye çalışılmıştır. Bâkî, Hayâlî Bey ve Taşlıcalı Yahyâ Bey’in yanı sıra Galatalı Kudsî, Kara Fazlî, Selîkî, yeğeni Selîsî (Ahmed Çelebi), Yaralu-zâde Zekî Çelebi gibi şairlerin Zâtî mektebi müdavimleri arasında olduğu görülmüştür. Elde edilen bilgilere göre Zâtî ile genç şairler arasında nasıl bir usta-çırak veya hoca-talebe ilişkisi olduğu incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler
Klasik Türk edebiyatı, Zâtî, Edebî muhit, Edebî mektep, Nazire