Özet
SİNAN PAŞA’NIN MAÂRİF-NÂMESİ’NDE İDEAL İNSAN
Sinan Paşa on beşinci yüzyılda yaşamış, edip, mütefekkir ve âlim (müderris) bir devlet adamıdır. İstanbul’un ilk kadısı büyük âlim Hızır Beyin oğludur. İsmi Yusuf bin Hızır Bey bin Celâleddîn olup, lakabı Sinânüddîn’dir. Hoca Paşa şanı ile meşhur oldu. Doğum tarihî ve yeri hakkında ihtilaf vardır.
Birçok kaynak, 1440’ta İstanbul’da doğduğunu yazmaktadır. Maârif-nâme ve Tazarru-nâme isimli eserlerinde Türk-İslâm Tefekkür Dünyası’nda önemli bir yere sahip olmuştur. Yazdığı eserlerde meselelere vukufiyet dikkat çekmektedir.
Sinan Paşanın keskin bir zekâsı, üstün bir anlayış kabiliyeti vardı. Bu kabiliyetiyle, genç yaşta geniş bir bilgiye sahip oldu. Son derece cömert ve derviş mizaçlıydı. Dünyaya değer vermezdi. Tasavvuf ehline büyük muhabbet gösterirdi.
Sinan Paşa, taklidi mümkün olmayan bir üslûb sahibidir. Bu konuda eski-yeni bütün kaynaklar ittifak etmişlerdir.
Eski Türk Edebiyatında dinî-ahlâkî öğütleri ihtiva eden ve didaktik bir mahiyet arz eden eserlere nasihatname/pendname adı verilir. Bu tür eserlerin bir bölümü insanlara öğüt vermeyi amaçlar. Burada iyi ve olgun bir insanın nasıl olması gerektiği, iyi bir devlet adamı nasıl olur gibi konular işlenmektedir.
Türk Edebiyatının ilk örneklerinden olan siyasetname tarzındaki Kutadgu Bilig ve aslen tasavvufî eserler olan Divân-ı Hikmet, Atabetü’l-Hakâyık ve Risaletü’n-Nushiyye gibi eserlerin yoğun olarak dinî-ahlâkî öğütler içermesi, İslamiyet’in yayılma aşamasında olduğu Türk toplulukları arasında İslami anlayışın hızla inkişaf etmesinde etkili olmuştur.
Anahtar Kelimeler
Sinan Paşa, Maarif-name, Nasihat, İdeal İnsan, Tasavvuf, Fikrî Hayat