BİR ŞAİR MEKTEBİ OLARAK ZÂTÎ
(ZÂTÎ AS A SCHOOL OF POETS
)
Yazar
|
:
Doç. Dr. Armağan Zöhre
, Rabia Yılmaz
|
|
Türü |
:
Telif
|
Baskı Yılı |
:
12
|
Sayı |
:
36
|
Sayfa |
:
45-67
|
Özet
Klasik Türk edebiyatı içerisinde mektep kavramı bilinen anlamıyla eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü bir kurum olmaktan ziyade günlük hayatın ve iş hayatının yanı sıra şiirle de meşgul olmak isteyen kişilerin istek ve arzuları sonucunda oluşan ve geleneğin devam ettiği bir muhit özelliği taşımaktadır. Bu yönüyle edebî mektep kavramı daha çok şairlerin belirli bir mekânda bir araya geldikleri, kendi aralarında edebiyat ve şiir sohbetleri yaptıkları bir faaliyet alanı olarak düşünülmelidir. Padişah, şehzade, vezir gibi devlet erkânının etrafında oluşan şiir meclisleri, şairlerin kendi aralarında oluşturdukları şuara meclisleri ve bazı şairlerin şiir dışında mesleklerini icra ettikleri iş yerleri bu edebi muhitleri oluşturmaktadır. XVI. yüzyılın önemli şairlerinden Zâtî’nin Bâyezid Camii avlusundaki remilci dükkânı, hem şairlerin kendi aralarında toplanarak şiir sohbetleri yaptıkları bir edebî muhit hem de dönemin genç şairleri için edebî mektep konumundadır.
Bu makalede, XV. yüzyılın büyük şairlerinden olan Necâtî’den sonra Anadolu’daki ikinci bir edebî mektep konumunda olan Zâtî mektebi ve bu mektepte yetişen şairler kaynaklardaki bilgiler ışığında tespit edilmeye çalışılmıştır. Bâkî, Hayâlî Bey ve Taşlıcalı Yahyâ Bey’in yanı sıra Galatalı Kudsî, Kara Fazlî, Selîkî, yeğeni Selîsî (Ahmed Çelebi), Yaralu-zâde Zekî Çelebi gibi şairlerin Zâtî mektebi müdavimleri arasında olduğu görülmüştür. Elde edilen bilgilere göre Zâtî ile genç şairler arasında nasıl bir usta-çırak veya hoca-talebe ilişkisi olduğu incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler
Klasik Türk edebiyatı, Zâtî, Edebî muhit, Edebî mektep, Nazire
Abstract
In classical Turkish literature, the concept of school has the feature of an environment that occurs as a result of the wishes and desires of people who want to engage in poetry as well as daily life and business life and the tradition continues rather than being an institution where educational activities are carried out as it is known. In this respect, the concept of literary school should be considered as an area of activity where poets come together in a certain place and engage in literature and poetry conversations among themselves. Poetry assemblies formed around state officials such as sultans, princes and viziers, poets' councils comprised of poets among themselves, and workplaces where some poets practice their professions other than poetry constitute these literary environments. The geomancer shop of Zâtî, one of the prominent poets of the 16th century, in the courtyard of the Bayezid Mosque is both a literary environment where poets gather among themselves and have poetry conversations and a literary school for the young poets of the period.
In this article, Zâtî school which is the second literary school in Anatolia after Necâtî, one of the great poets of the 15th century, and the poets trained in this school were tried to be identified in the light of the information in the sources. In addition to Bâkî, Hayâlî Bey and Taşlıcalı Yahyâ Bey, poets such as Galatalı Kudsî, Kara Fazlî, Selîkî, his nephew Selîsî (Ahmed Çelebi), Yaralu-zâde Zekî Çelebi were among the regulars of Zâtî school. According to the information obtained what kind of master-apprentice or teacher-student relationship existed between Zâtî and the young poets was examined.
Keywords
Classical Turkish literature, Zâtî, Literary environment, Literary school, Nazire